Şubat soğuğunda Eskişehir-Adana yolunda yollar çarpıyor sağdan soldan tokat gibi. Fonda deli gibi söven bir melodi. Paltomuz ince acıyı geçiriyor.Açlıktan değil acıdan kokuyor ağzımız.Bizim yaralarımız tanıdık yaralar değil.Hayatımız ve ölümümüz, ölümümüz ve hayatımız, biz ve hayat ve ölümümüz.
Yüreğimiz koflaştı mı bilmiyorum ama mola sancıları taşlaştırıyor zihnimizi.
Şubatın can yakıcı bir acısı var.Merkezi belirsiz bir keşmekeşi. Nefes alıp verirken aldığım nefesin fazlasından fazlasını içimde tutmama rağmen aldığım nefesten daha çok veriyorum hayata.Bu aradaki fark da Şubatın farkı, 23 yaşında bir adamın kaybettiği kurallarının farkı. Kaybetmek her zaman kolaydan kolaydır.
Yıllarca biriktirdiğin beyazları bir küçük siyah nokta griye çevirebilir.Sonra aldığın o nefesteki kaybolan miktarı griye doğru üflersin ve simsiyah olur.
Hatalar kumaşından diktiğin takım elbise ile nefsinle sarmaş dolaş pozlar verirken sana kapkara bir kravat hediye ederler.Artık çevrimin son darbesi de gelmiştir.Kazandığını zannettiğin büyük lokmalar tabakta duruyordu.Tabak sana kilometrelerce mesafede uzaktı.O lokmaları rengi siyahtı.Senin rengin beyaz.Fıtratında var olan lokmalarda beraber yürüdün,yürüdün,yürüdün...Amacın lokmanın tadına bakmaktı.Küçük dünyandaki büyük nefsin lokmaların hepsini yedirtti sana.Acı duymadan tuzlayarrak yedin.Doymamıştın, doymamış olarak kendine döndün.
Mevsimler geçti.Rengin bir şeylere gark olmaya doğru gidiyordu.Direksiyonu kırıp ters yöne girdin.Kendi elinle yaptığın lokmaların tadına bakmayacaktın aslında.Veda etmeye gelmiştim dedin.Veda edemedin tam olarak.Üzerinde arap saçı kalmıştı.Cevapsız sorular,tükenen kalemler,yorulan zihinler,kızaran kadayıflar,ışık yakıyorlardı.
Bilemedin,yapamadın,yapmadın,durmadın,olamadın,yetmedi...
ne tuhaf.. kendimden bişiyler bulmak.. ne tuhafmış.. ama öyle değil midir zaten bi metnin okuyucusu kadar yazarı vardr değil mi ;)
YanıtlaSilaman efendim teşekkürler bloğa ilk yorumu atan oldunuz eyvallah.)
Sil