İlk meal okuduğum zaman 30-40 sayfa aralıksız okumuştum 13 yaşındaydım sanırım. Orada anlatılanları kafamda çizgi film gibi canlandırıyordum hatta Nuh'un gemisindeki hayvanları izlediğim bir animasyon belgeseldeki hayvanlarla eşleştirip isim vermiştim onlara.Okuduktan sonra babama "Baba Allah neden bu tehdit edip korkutuyor bizi?" demiştim. O da :" Bizi değil oğlum kafirleri O'na inanmayanları tehdit ediyor." demişti.
Azer Bülbül demiştim. Evet. Müslüm'ün, Orhan'ın, Ferdi'nin gölgesinde kaldı bu tütün sarısı adam. Çok mu içiyordu,evet. Ama hep gergin saatlerin adamı oldu. Onu dinleyen adamlar hep dışlandı toplumdan. Aslında toplumu dışlayan onlar oldu. Kız kaldırmalık şarkılar yapmadı Azer. Onun linkini paylaşmaya utandılar. Otobüste o çalınca inenler oldu. Kulaklıkta son ses kimse dinlemedi onu. Yeşilçamda oynayamadı. Hülya Avşar'la sevişemedi. Dört bir yanı kuşatılmış şehir gibiydi , hiç tadı olmadı hep zehir gibiydi o kadar doluydu ki nehir gibiydi aklı yerinde değildi ama deli de değildi.Deliydi belki.Delilik bir mertebedir çünkü. Azer dinleyen esmer yürekli çocuklar ciğere ciğere vurdu beş yaprağı. Sikimsonik popüler kültür magandalarından kırk tanesini bir dizesine değişmeyeceğiz gergin adamın. Üzülmedik ki reis. Kaderimizdir dedik üzülmedik. Murat Menteş ibişi Orhan'ı, Ali Lidar romantiği Ferdi'yi, enteller Müslüm'ü yazdı biz de seni sevdik Azer. Mekanın cennet olsun.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil