14 Şubat 2012 Salı

Arkadaş Milliyetçiliğinin Nirvanası



Takvimlerin kaçı gösterdiğini hatırlamıyorum umrumda da değildi zaten.Bir gün yurdun merdivenlerinden koşarken-bu arada niye koştuğumu da hatırlamıyorum- çitanın saldırısından sonra antilop sürüsünden ayrılan yavru gibi karşımda belirivermişti. tiramusu rengi kaşları,kilis zeytini gözleri,kendisini göstermek istemeyen bir bakire gibi saklanan burnu,klasik italyan erkeklerine has yüz ifadesinde birleşmişti.Ekmek kadayıfının üstündeki kaymak kadar pürüssüz teni klasik latin amerika genini ele veriyordu lakin Yaratıcının kudretini gösteren bu yüz depresif atlı karıncaların işgaline uğramıştı.sosyalleşme evrelerini sonuna kadar tamamlamış ve masterını selamlaşma olarak yapmış olan ben makinalı tüfek gibi direk gözlerine nişanladım.-Selamın Aleyküm.Gözleri soru işaretinin terennümünde bana bakıyordu.Hormonlarının japon bankacılar gibi çalıştıgı bu cocuk da kim? Bu soruyu gözlerinde gördüm ve devam ettim bombardımana.Adın ne? Nerelisin? Hangi bölümü kazandın? Teslim bayrağını çekmiş gibi soruların arkasına cevaplarını sıralıyordu.Onu dinlerken Carl Gustav Jung'un sözleri beynime çakıldı.''Bir insanı anlamak istiyorsanız,öncelikle insanlar hakkında bildiğiniz herşeyi ama herşeyi unutmalısınız.'' Carl babaya uydum çünkü karşımda duran bu kolombiya kökenli çocuk ''İyi bir cocuk'' lafından daha öte sevilecek meziyetlere sahip olabilirdi.Gözleri bir anda hayatındaki değişimleri sindirmeden uzak ganj nehrinde vaftiz edilen bir bebek ruhunu taşıyordu.Velhasıl kaba bir tabirle ''yazmıştım bi kenara'' sonradan adında fazla vagon taşımasından dolayı dani diye sesleneceğim profiterol gözlüyü. Gel zaman git zaman duruma ayak uydurmanın iyi bir tercih olacağını düşünen ve öyle hareket eden Harputun gülü gerçekten çikletten çıkmış gibi tertemiz bir adamdı ve postmodern nihilizm modasının arttırdığı atmosfer basıncına rağmen lirik bir kanatlanması vardı.Şimdi bile onun için bütün ülkeye çay ısmarlayabilirim.Sonradan gözlerinin canlılığını küçükken gözüne arap sabunun köpüğü kaçmıstır yargısına bağlayacaktım.Kabak çiçeğinin slow motionda açılması gibi açılmaya başlamıştı.Gülüşleri beni kahkaya boğarken mizah anlayışlarımız paralel bir şekilde sonsuzluga yol alıyordu. Yanlış zamanda tanışmıştık gibi düşünüyordum ama herşeyin hayırlısı deyip monoton düzlemin bir numarası olarak yaşama sonsuz basitlikte devam ettim.Bir gün final sınavına çalışmak için dördüncü kattaki boş odaya çıkmıştı.Çalışmaya çalışıyordu da denebilir sanki bütün bahanelerini tüketmiş test kitabına kederli gözlerle bakan üniversite hazırlık öğrencisi gibi,deney tüpleriye cebelleşen bir bilim adamı gibiydi..Bütün neşemle odaya girdim-hemen burda araya gireyim ayıptır söylemesi neşeli gülücüklü bir adamımdır.Ihımm ıhımm- zoraki gülümsemeye çalışsa da ters giden bir şeyler olduğunun farkındaydım.Bir iki dakika sonra ruhunun en karanlık dehlizlerinden başlayarak duygu kapakçıklarını açtı,içindeki bu kederin kendini kemirmesinden bıkkın bir şekilde anlatıyor anlatıyor anlatıyordu,ikizini idam eden bir cellat gibi,şeytan görmüş bir keçi yavrusu gibi,kıyametten sağ kurtulmuş bir deli gibiydi ve gözyaşları bu ana tanıklık etmek için iri gözlerinden intihar etmeye başlayınca boğazım düğümlendi-cok dugusal bir adamım ben ,böyle anların uzmanı olduğumu, insanların dertleşecek birilerini aradığında direk bana gelmesi gerektiğini düşünmüsümdür-çünkü vicdanın sesi,zannedildiği gibi yaşlı bir hemşirenin şefkat şovunu sunarken kullandığı türde,yumuşak ve emniyetli bir ses değildir.Vicdan, sömürge tutarlığına; sulandırılmamış, pürüzsüz bir vahşetle isyan ettiğinde seni harekete geçiren yankılı bir vokal yapar.Bir saatten fazla dinlemiştim.Sonraları içini dökmüşlüğün vermiş olduğu bir pişmanlık gördüysem de fazla umursamadım çünkü artık''iyi çocuk''tan fazlasıydı.Yalnızlığım dolayı beynim tımarhane mutfağında pişmiş akrep zehri reçeliyle doluydu,başka seyler düşlüyor olabilirdi umursamadım çünkü ben kalbimle düşünüyorum. Tarihleri zihnimde tutma konusunda başarılı değilimdir ama bir an var ki niye bunu unutamadım hala bilmiyorum. 03/08/2011 Adana İnönü Parkı.Dani: ''Senin gülüşünü bile özlemişim lan''.Anlaşılmıştır umarım.Saygı ve sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder