10 Aralık 2012 Pazartesi
Eğer bir gün kendimi müdafaa mecburiyetine düşersem vazifeye atılmak için kılımı kıpırdatmam. Kasımpaşa derim. Mavi bulvarların sonunu göremeyince görsem ne olacak dedim kendi kendimi kandırırken. Sonra Yunus Emre geliyor aklıma hemhal oluyorum imansız bir yürekte. Acaba diyorum insanın kendini kandırma sınırı nedir? Bu sınır neye göre belirlenir. Kim çıkarmış bunları. Bir senaryo hayalim vardı da Rasim Özdenören başganın tezi geldi aklıma "tehlikede olan insan hayal kuramaz" diyordu bir yerde. Bu minvalde düşündüğümde tehlikeden kasıt nedir dedim,mesela ayrıntılar bir tehlike midir insan hayatında? Yoksa insan tehlike halinde iken ayrıntılar tehlikesizleşir mi? Eğer ayrıntıların insan hayatı tehlikede iken baskın rolde işi yoksa o zaman ayrıntılar ne zaman devreye giriyor? İnsanın nihil durumlarında mı ayrıntılar ön planda? Hayatı tehlikeye atan ayrıntılardır zira tehlikeyi yaratan da ufak bir ayrıntı olabilir.İnsan ister arafta olsun ister nihilist kafada olsun isterse de serseri bir sokak çocuğu olsun Zimbawe caddelerinde ayrıntı denince akan sular çalan şarkılar durur. Orhan çalsa da arbadan inilir bi sigara yakılır damarlardaki asil kan canlanır. İnsanoğlu var oldukça ayrıntı kıçımızdan ayrılmayacaktır.