18 Temmuz 2013 Perşembe

Çeşmiblack


  Fikri telakki yapamayacağım kadar soğuk, götümün buz tuttuğu bir Finlandiya günüydü. Neyse,bindim metroya indim lojmanlarda. Yürüdüm yürüdüm, elimde karanfil vardı yaprakları buz tuttu. İlk gördüğüm konteynıra attım lanet bitkileri.Ağzımın üstünde bıyığım vardı buz tuttu onun biraz üzerinde sümüğüm vardı o da buz tuttu.
  Vardım dergahına yara dilendim. Merdivenlerden çıktım 9 numaraya iki defa tıklattım. Ses yok bir daha tıklattım gene ses yok. Çantamı kucağıma alıp oturdum oraya. Sonra sızmışım, yarım saate uyandım. Zile bastım tokmağa vurdum, tokmağa vurdum zile bastım.Açan yoktu.Ses de yoktu. Tekrar dışarı çıktım. Köpekler vardı, az ilerde bir park buldum oturdum. Saatler geçiyordu hem sinirliydim hem şaşkın hem öfkeli hem aç hem susuz hem de kasvetli.
  Yaklaşık 2 saat parkta bekledikten sonra tekrar yokuş yukarı olan sokağa tırmandım. Apartmanın önüne geldim. Baktım yukarıdan bir gölge geliyor ufacık adımlarıyla acele acele nefes nefes kalmış bir yavru ceylan silüetinde. İlk gördüğümde sırtında siyah bi sırt çantası vardı.Durdu bana baktı anahtarları cebinden çıkardı sonra tekrar baktı. Hayvan gibi kahreden bir gülüş attı gözleri gülüyordu anasını satayım. Arefe günü memlekete bilet bulmuş Kırşehirli mevsimlik işçi gibi gülüyordu.Ama sessiz,çıt çıkarmadan  sadece bakarak gülüyordu. Sonra ben o gülüşü görünce. Götümün,bıyığımın,sümüğümün ve içimin buzları eridi anasını satayım.Ömer öfkem, aygırlaşan sinirim ve bilimum olumsuz sinir stres bir anda gitmişti o bakışla.  Apartmandaki o  yeni boya kokusunu hala duyabiliyorum.

     -Veda etmeye mi geldin lan?
    + Evet.


                                  

4 yorum: